Pandemi Döneminde Suistimal ve Yolsuzluk:
Pandemi Döneminde Suistimal ve Yolsuzluk: "Kurtlar Puslu Havayı Sever"   Bütün dünyayı saran COVİD-19 salgını ve sonrasında yaşanan problemler; birçok şirketi kriz yönetimi konusunda hazırlıksız yakalamıştır.Birçok şirketin ekonomik kriz dönemlerinde kriz yönetimi politikaları olsa dahi, salgın hastalık ve sonrası için bir yönetim ve denetim planı bulunmamaktadır.   Pandemi döneminde bir çok şirket; özellikle evden çalışma, ofiste dönüşümlü çalışma gibi alternatif çalışma yollarına yönelmişlerdir.Üst düzey yöneticilerin veya şirket ortakları  ise; yaşları  ve kronik rahatsızlıkları dolayısıyla şirketteki görevlerinin başında her zamankinden daha az bulunmuşlardır.Bu durum yeterli kontrol ve denetim zayıflığına yol açmıştır.Suistimal yapmak için bekleyen ve fırsatını bulan kişiler bu durumdan faydalanmış olabilirler.   Suistimal yapmak  isteyen kişiler için,  bu durum bulunmaz nimettir, çünkü o anda dikkatler dağılmıştır, kimin ne yaptığı belli değildir.Herkesin öncelikleri önce canını kurtarma ve sağlıklı kalmak üzerine değişmiştir.   Hilenin üç  sac ayağı mevcuttur;  bunlar Baskı-Fırsat-Haklı göstermedir.   Bu dönemde bunların her birinin gerçekleşmesi için yeterli zemin bulunmaktadır.   Baskı; kişinin zorunlu bir ihtiyacından doğabileceği gibi, daha güzel yaşama isteğinden de kaynaklanabilir.Zorunlu bir sağlık harcaması veya okul ödemesi, kredi borcu, kumar borcu, lüks tüketim isteği, daha güzel ve büyük bir ev, daha güzel eşyalar, lüks elbiseler veya mücevher isteği, çocuklarının daha güzel yaşaması için çaba veya 2.bir eş bu baskıya  sebep olabilir.   Fırsat; özellikle pandemi döneminde denetim boşlukları beklediği fırsatı önüne getirmiş olabilir.   Haklı gösterme; önceleri suiistimali yapan kişi “borç almıştım geri verecektim”diyerek kendi vicdanın rahatlatmaya çalışır, bu durumda olan tespit ettiğimiz olaylar oldu.Şirketten farkettirmeden aldığı parayı sonraki aylarda kısım kısım geri ödediği görülmüştür.2.seferde daha büyük miktarda hesabına geçirip ödememiştir.Bir süre sonra “zaten ben bunu hakkediyorum, yıllarca üç kuruşa çalıştım, patron hiç zam yapmadı, üzerime ait olmayan bir sürü işi yapıyorum fakat karşılığını alamıyorum, gece gündüz mesai yapıyorum fakat mesai ücretim yok, yıllardır her türlü işlerini yapıyorum yine de terfi edemiyorum” gibi vicdanını rahatlatarak suiistimali arttırarak devam etmektedirler.   Kimler Hile Yapar; Uluslararası Suistimal İnceleme Uzmanları Derneği ACFE’nin ve diğer üyesi olduğumuz derneklerin yapmış olduğu denetimlerin istatistikleri sonucunda kimlerin hile yaptığı ile ilgili ilginç sonuçlar vardır:   İstatistiklere göre; Kimler hile yapar? Her yüz kişiden Her durumda hile yapar….….. Hiçbir durumda hile yapmaz… Fırsatını bulunca hile yapar….u   Burda dikkatimizi çeken u oranın çok fazla olduğudur, fırsatını yakalarsa hile yapacağına göre bu fırsatı vermemek en doğru yöntemdir.Aynı anda  luk bir kitle daha koyarsak gibi çok büyük bir kitle ile şirketler  suitimal konusunda karşı karşıya kalabilirler.   Suistimale karışan kişiler genelde tek başlarına yapmazlar, en az üç kişiyle bunu uzun yıllar devam ettirebilirler.Bu suiistimalin yapıldığını ve tespit edilmediğini gören diğer şirket çalışanları ise, kendi adına başka bir suiistimal yaratır veya varolan suiistimalin içinde yer alır.Böylece suiistimal pastası büyür, rakamlar büyür.Sonuçta şirket en fazla birkaç yıl içinde iflas durumuna gelebilir.    Bu dönemde yapılması olasıklı suiistimaller çokçadır.Örneğin;   Satın alma bölümlerinde çalışanları yeterli fiyat araştırması yapılıp yapılmadığı kontrolünden sıyrılarak, anlaşma yaptığı ve kendisine fayda sağlayacak firmalardan alım yapmış olabilirler.Bu alımların ödeme vadeleri konusunda esneklik sağlanmış olabilir.Onaylı tedarikçi listeleri bulunsa dahi o firmaların çalışmadığı gerekçesi ile farklı firmalardan alımlar yapılmış olabilir.Finasman bölümü çalışanları ile işbirliği yaparak ödemeleri konusunda çıkarlarına göre hareket etmiş olabilirler.   Pazarlama ve satış bölümünde çalışanları, müşterilere farklı fiyatlardan ve miktarlardan satış yapmış olabilirler.Belli bir ödeme ve tahsilat politikası olan prosedürlerde farklı tahsilat uygulamış olabilirler.Depo ve sevkiyat bölümündeki çalışanlarla  işbirliği yaparak 2.kalite adı altında 1.kalite ürünleri satmış ve faturalandırmış, aradaki farkı kendileri tahsil etmiş olabilirler.   Depo ve sevkiyat çalışanları gelen ürünlerin kalitesini ve onaylanmış miktarını kontrolden özellikle kaçırarak uygunluk vererek depoya farklı isimler altında koymuş ve çıkartmış olabilirler.Olduğundan farklı ürün satılmış ve olduğundan farklı ürün alınmış olabilir.   Bordrolama ve insan kaynakları bölümlerinde çalışanları, yeterli bilgi ve donanıma sahip olmayan kişileri ve tanıdıklarını bu dönemde işe almış ve gereğinden fazla maaş vermiş olabilirler.Sanal çalışan yaratıp, maaşlarını kendi hesaplarına veya anlaşmış oldukları sanal kişilerin hesaplarına aktarıp  böylece paylaşımda bulunmuş olabilirler.Olmayan mesaiyi varmış gibi tahakkuk ettirmiş veya mesaiyi farklı saat ve günlerde arttırımını yapmış olabilirler.Çalışanlara Maaşlarından  kesinti gibi gösterip, banka hesaplarına eksik yatırmış aslında kesinti rakamını kendi hesaplarına aktarmış olabilirler.   Muhasebe ve finansman çalışanları banka kayıtlarında olan gerçek ödeme ve tahsilatları farklı firmalardan gelmiş veya farklı firmalara yapılmış gibi kayıt yapmış olabilirler.   Şirketin üst düzey çalışanları ve CEO ları, yönetici ortakları, şirketteki görev yerini sağlamlaştırmak ve performansını çok daha başarılı göstermek adına şirketi olduğundan daha iyi göstermek adına olmayan satışları var gibi fatura düzenleyerek ciroyu arttırmış ve diğer çalışanlara baskı yaparak bu durumu gizlemiş olabilirler.Ciro üzerinden yıl sonu primi almak adına özellikle satış faturası düzenlemiş, bir sonraki adımda primini aldıktan sonra karşı taraftan bıu faturanın iadesini almış olabilirler.Özellikle burda izlenen yol; ürün hareketi yapmadan “danışmanlık-proje danışmanlığı-koleksiyon hazırlama-ekspertiz danışmanlığı ” gibi isimler altında fatura düzenleterek mal hareketlerini göz önünden kaçırma yolunu izlemektedirler.Düzenlenen bu tür faturaların bedelinin  uzun zaman tahsilat  yapılamaması durağan hale gelmesi ve yine de icra takibi gibi yasal yollara başvurulmamış olması bizim dikkatimizi çeker noktalardır.   Böyle durumlarda şirket CEO’nun sanal fatura düzenlemesi  ayrıca şirketi vergi yüküyle karşılaştırmaktadır.Gelir kaydedilmesi sonucu gereksiz kdv ve kurumlar vergisi ödenmesine sebebiyet vermektedir.Ayrıca Vergi usul kanunu açısından şirketi vergi kanunlarına muhalefet ve sahte fatura suçuyla karşı karşıya bırakmaktadır.   Üst düzey çalışanların performansını daha iyi göstermek adına satılamaz durumda olan ürünleri halen satılabilir ürün fiyatından aktifde göstermesi, amortisman ve yıpranma payı ayırmasına engel olması, tazminat ve yükümlülükleri bilançoda göstermemesi, dava ve icra safhasında bulunan ticari alacakları halen tahsil edilebilir gibi aktifde göstermesi en sık karşılaşılan suiistimal türleridir.   Özellikle pandemi döneminde şirket çalışanlarının evden çalışması döneminde çalışanın görevlerini başka birine yaptırması, gerçekte olmayacak kadar mükemmel performans göstermesi, yeterli bilgi ve beceriye sahip olmayan çalışanın bu işini başkasına yaptırarak sanki kendi yapmış gibi raporlaması sonucunda farklı görevlere getirilmesi, diğer çalışanlara haksızlık yapılması gibi sonuçlara sebep olmaktadır.Evden çalışma veya dönüşümlü çalışma birçok işverenin maliyet azaltılması yönünde karar almasında etken olmuştur.Çalışanlarına tahsis edilmiş yüzlerce metrekare yerin kirası, yemek /çay/kahve giderleri, servis taşıma maliyeti, ısıtma ve soğutma masrafları gibi masrafların asgari seviyeye inmesi  işverenleri bu yöntemi seçmeye alternatif olmuştur.Bu durumun getirisi olduğu kadar, birçok dezavantajları da bulunmaktadır.Şirketin bir çok noktası yeterli kontrol ve denetim dışında kalmaktadır.   Siber Güvenlik açısından; şirket çalışanları evden veya farklı noktalardan şirketin bilgisayarlarına bağlanıp çalışmaktadır.Bu durum siber güvenlik açısından çok farklı tehditlere açık kapı bırakmaktadır.Şirket bilgilerinin kopyalanması, çalınması, şirket sırlarının ortaya çıkartılması gibi hiç istenmeyen olaylarla karşı karşıya kalmamak için şirketlerin ekstra bir güvenlik duvarlarına ihtiyaçları vardır.   SUİTİMALCİNİN BEDEN DİLİ   Şirket içinde çalışanların bir arada bulunduğu ortamlarda suiistimalcinin bir takım beden hareketleri suiistimal belirtisi olabilir;   ---her zamanki yaşama alışkanlıkları değişmiştir, farklı giyinip farklı lüks yaşama yönelmiştir.Pahalı bir klübe üye olmuş, spor salonlarına ve gece klüplerine gitmeye başlamış ise farklı bir yaşam tarzı suiistimalciyi ele verebilir.   ---stres nedeniyle aşırı sinir hali veya aşırı neşeli halleri olabilir.Konuşurken titreme, terleme ve sığ nefes alma, göz temasından kaçınma, gerginlik hallerinin sürekli olması , alınganlık, kavgacı halleri gibi beden dilindeki faklılıklar suiistimalin belirtisi olabilir.   ---alkol ve madde kullanımı olabilir,   bu durumlar evden çalışma döneminde farkedilmeyebilir.   TEDBİRLER NE OLABİLİR?   Maalesef suiistimali tamamıyle engellemek mümkün değil, ancak suiistimali azaltmak ve beklenilen fırsatı vermemek en iyi metoddur.Çalınan nakit ya da kıymetli varlıkları  geri getirmek nerdeyse imkansızdır.Suistimal yapanın tespiti ve cezalandırılacağı konusunda mesaj vermek, şirket içinde denetim mekanizması kurmak, çalışanlarının görev yerlerini rotasyona tabi tutmak alınabilecek tedbirlerdendir.   Onaylı tedarikçi listelerini önceden hazırlayıp satın alma bölümlerinin bu listenin dışına çıkmamasını sağlamak,   Müşteri tahsilat ve satış politikası prosedürlerini önceden belirlemek,   Bir sürü farklı işi hep aynı kişiye yaptırmamak, (muhasebeyi aynı kişi finasmanı aynı kişi personel takibi aynı kişinin yapması gibi)   Belirli yıllarda her iki yılda gibi çalışanların görev yerlerini ve görev tanımlarını değiştirmek, farklı bir müdür ve sorumluya bağlı olarak çalıştırmak gibi,   Tedbirler alınabilir.   HİLE NASIL ORTAYA ÇIKIYOR?   Yine suiistimalin en çok ortaya çıkışı “İHBAR”ile P oranında oluyor.Diğer denetim 0 veya tesadüfen olarak ortaya çıkıyor.Bu ihbarların maalesef bir çoğuda önceleri bu suitimalin içinde yer alıp daha sonra dışlanan veya yeteri kadar pay verilmeyen kişilerde yapıyor.   İhbarlar konusunda son sözler;   “PARA HER KAPIYI AÇAR FAKAT KİLİTLEYEMEZ” HİLEYİ İHBAR EDECEK KİŞİLER AYNI ORTAMDA BULUNMUYOR OLABİLİRLER, İHBAR EDİLMEDİĞİ İÇİN HİLE UZAYIP DEVAM EDİYOR
Dava Destek Danışmanlığı Nedir? | Pusula Adli Muhasebe Uzmanlığı
Dava Destek Danışmanlığı Nedir? Bu konu hukuki süreçteki ihtiyacınız olan önemli bir yardım branşıdır. Hukuki anlaşmazlıklar her zaman hoşgörü ve uzlaşma ile çözülemez. Bazı durumlarda, mahkemeye gitmek ve yargı yoluna başvurmak zorunlu hale gelebilir. Ancak, bir dava süreci, hukuki bilgi ve deneyim gerektiren karmaşık bir süreçtir. Bu noktada, dava destek danışmanlığı devreye girer. Dava destek danışmanları, bireylere ve şirketlere hukuki süreçlerinde yardımcı olur ve dava sürecini daha anlaşılır ve yönetilebilir hale getirir. Dava Destek Danışmanlığının Anlamı Dava destek danışmanlığı, bir hukuk davası sırasında taraflara hukuki süreçte yol gösteren ve yardım eden bir hizmettir. Bu tür danışmanlar, avukatlardan farklıdır ve genellikle dava öncesi ve dava sırası aşamalarda destek sağlarlar. Daha iyi anlayabilmeniz için aşağıda dava destek danışmanlarının sağlayabileceği bazı hizmetler yer almaktadır. Hukuki Araştırma: Dava destek danışmanları, hukuki belgelerin ve kaynakların araştırılması, incelenmesi ve derlenmesi konusunda uzmandırlar. Bu, davayla ilgili önemli kanıtları ve bilgileri belirlemek için kritik bir adımdır. Dokümantasyon Hazırlığı: Hukuki belgelerin hazırlanması ve düzenlenmesi, mahkemeye sunulacak dökümantasyonun doğru ve eksiksiz olmasını sağlar. Dava destek danışmanları, mahkeme dosyalarını düzenler ve gerekli belgeleri hazırlarlar. Şahit ve Delil Yönetimi: Dava sırasında şahitlerin ve delillerin düzenli bir şekilde yönetilmesi gereklidir. Dava destek danışmanları, tanıkların ifadelerinin hazırlanması ve delillerin korunması konusunda yardımcı olurlar. Hukuki Sürecin İzlenmesi: Dava destek danışmanları, dava sürecini takip ederler. Duruşma tarihlerini, önemli tarihleri ve davanın ilerleyişini izlerler ve müvekkillere bilgi sağlarlar. İletişim ve Koordinasyon: Dava sırasında tüm taraflar arasında etkili iletişim ve koordinasyon önemlidir. Dava destek danışmanları, avukatlar, müvekkiller ve mahkeme ile iletişimde aracı rol oynarlar. Sonuç Dava destek danışmanlığı, hukuki süreçleri daha yönetilebilir ve düzenli hale getirmek için vazgeçilmez bir rol oynamaktadır. Bu profesyoneller, müvekkillerin hukuki haklarını korumalarına yardımcı olur ve dava sürecinin karmaşıklığını azaltır. Hukuki anlaşmazlıklarla karşı karşıya kaldığınızda, dava destek danışmanlarından profesyonel yardım alarak daha güvende hissedebilirsiniz.
Daha az vergi ve sigorta primi ödemenin yasal yolları var | Pusula Adli Muhasebe Uzmanlığı
Muhasebe ve finans yönetimi alanında 30 yıla yaklaşan deneyimiyle Fikriye Aslan firmaların daha az vergi ödemekle ve teşviklerden yararlanmakla ilgili yasal yolları hala çok iyi bilmediğini düşünüyor.  Aslan’a göre vergisel yüklerin yönetilmesi basiret sahibi bir patronun, yasaları bilen, gelişmeleri takip eden bir mali yöneticinin çok iyi bilmesi gereken bir konu.   “Yasalara uyarak, yasaların size tanıdığı yolları bilerek ödediğiniz vergiyi ve sigorta primlerini azaltabilirsiniz” diyen Fikriye Aslan, bu alanda firmaların farkındalıklarını artırmak için eğitim ve danışmanlık hizmeti veriyor.  “İletişim, yatırım, pazarlama danışmanlığı alan çok firma var ama daha az vergi ödemekle ilgili danışmanlık alanı çok az görürsünüz” diyen Fikriye Aslan’a göre vergi yükünün bu kadar ağır olduğu bir ortamda firmaların bu işe çok daha fazla dikkat etmeleri gerekiyor. Çünkü devlet yaptığı yasal düzenlemeler ile firmalara bunun yolunu da açmış durumda.  “Daha az vergi ödemek için finansal raporlarınızla oynamanız, yasal sınırları zorlamanız gerekmiyor” diyen Aslan, bu noktada kavramların yeterince anlaşılmadığını belirtiyor. Aslan, daha az vergi vermenin yolları ile ilgili şu bilgileri veriyor. “Devlet firmalara bir takım haklar tanımış, stoklarınızı kayda alırken, ihracat ve ithalat yaparken, yurtdışında üretim yaptırırken tamamen yasal yollarla ödeyeceğiniz vergiyi azaltabilirsiniz. Ayrıca yeni yatırımcıya, genç girişimciye, yeni üretim hattı kuran işletmeciye tanınan teşvikler ve haklar var. Bu hakları kullanarak teşvik geliri elde etmek ve bazı vergi ve sigorta prim yüklerinden kurtulmak mümkün.” Aslan özellikle devletin çalışanlar için verdiği teşvikleri ve bunların sağladığı vergisel avantajları şöyle dile getiriyor: “Devlet, şirketlere özellikle çalışan personele yönelik önemli teşvikler veriyor. İş verenler ya bunlardan habersiz oldukları için ya da doğru yönlendirilmedikleri için bu fırsatlardan yararlanamıyor. Oysa yeni işe girenlerde yüzde yüz diğer çalışanlarda ise yüzde 45’e kadar prim avantajları mevcut. Bu oranlar bu imkanlardan yararlananlar için piyasada önemli rekabet avantajı sağlar. Vergi yasalarını ve içtihatları çok sıkı takip eden Aslan’a göre Ticaret Kanunu ve Vergi Usul Kanunu’nda devlet bu yolları son derece geniş tutmuş ve içtihatlardan yeterince yararlanmış. Ancak firmalar çoğu zaman bilgisizlikten kimi zamansa korktukları için bu haklardan yararlanamıyor.  Firmaların mali yöneticilerine verdikleri eğitimlerde ve danışmanlıklarda bunu çok net gördüklerini söyleyen Fikriye Aslan, zamanın daha az vergi ve prim ödemek için doğru zaman olduğunu ve bunda yasal açıdan korkacak bir şey olmadığını hatırlatıyor. Yine de ekliyor “Siz yine de devlete karşı olan yükümlülüklerinizi mutlaka bir bilenin danışmanlığı ile yönetin.” 
Firmanıza bir de suistimal yükümü yüklemeyin | Pusula Adli Muhasebe Uzmanlığı
FİRMANIZ, FİNANSAL BİR SUİSTİMAL, HİLE VE SALDIRIYLA KARŞI KARŞIYA KALDIĞINDA BÜTÜN DENGELER BİR ANDA DEĞİŞEBİLİR. SON DERECE GÜÇLÜ GÖRÜNEN FİRMALARIN BU ÇEŞİT SUİSTİMALLERLE İÇTEN İÇE ÇÜRÜMÜŞ AĞAÇLARA DÖNÜŞTÜĞÜNÜ ÇOK GÖRDÜK. ELBETTE HİÇBİR ŞEY BİR GECEDE OLMUYOR. KÜÇÜK İHMALLER VE İYİ NİYETLİ GÖRMEZDEN GELMELER BİR SÜRE SONRA BÜYÜK BİR YIKIMA DÖNÜŞÜYOR. SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR FİNANSAL MODEL KURMAK İÇİN YOĞUN REKABETLE, YÜKSEK MALİYETLE MÜCADELE EDEN FİRMANIZA BİR DE SUİSTİMAL YÜKÜNÜ YÜKLEMEMEK GEREKİYOR. Sürdürülebilirlik diye başlayan yazıları okumayı bıraktınız mı? Haklısınız. Üçüncü sınıf kömürden elektrik üretmeye çalışan ülkelerin, düzmece denetim şirketi raporuyla emisyon değerlerini gizleyen küresel markaların olduğu bir ortamda kullandığınız deodoranta laf edilmesi hiç adil değil. İnsanın doğa ile uyum içinde yaşaması fikri bütünüyle inandırıcılığını kaybetti. Artık tek bir hedef var: Daha fazla zarar vermemek. İşte bu, sürdürülebilirliğin temelidir. İnsan geçtiği her yerde ne yazık ki kendinden büyük bir ayak izi bırakıyor. İnsanoğlunun bu yıkıcı etkisi sadece gezegenimize karşı değil. O yüzden de sürdürülebilirlik, sadece çevre için kullanılan bir kavram değil. Benim bahsedeceğim sürdürülebilirlik, işletmelerin finansal varlıklarını koruyarak hayatta kalma mücadeleleriyle ilgili. Bunun için, yersiz bir iyimserlik yerine güçlü bir denetim ve savunma mekanizması geliştirilmesini savunuyoruz. Firmanız, finansal bir suistimal, hile ve saldırıyla karşı karşıya kaldığında bütün dengeler bir anda değişebilir. Son derece güçlü görünen firmaların bu çeşit suistimallerle içten içe çürümüş ağaçlara dönüştüğünü çok gördük. Elbette hiçbir şey bir gecede olmuyor. Küçük ihmaller ve iyi niyetli görmezden gelmeler bir süre sonra büyük bir yıkıma dönüşüyor. Bu makale, size son derece güvenilir ve güncel birtakım istatistikler vererek, işletmelerin karşı karşıya kaldıkları finansal hile ve suistimalleri anlatacak. O sebeple önce bu verilerin kaynağı hakkında bilgi verelim. Suistimal İnceleme Uzmanları Derneği (ACFE) firmalara karşı işlenen finansal suçları izlemek için 1988 yılında ABD’de kurulmuş bir kurumdur. Kurum, bütün dünyada yaptığı anketler ve vaka analizleri sonrası iki yılda bir kapsamlı bir rapor hazırlar. Bu makalede paylaşacağım veriler de ACFE’nin 2022 yılı raporundan alınmıştır. SEBEPLER VE SONUÇLARI Firmalara karşı işlenen mali suçların diğer suçlara göre oranı artmıyor olsa bile verdiği zarar büyüyor. Bunun üç önemli nedeni var. Birincisi, teknolojinin hızlı gelişimi sonucu ortaya çıkan yeni dijital yollar: Hem finansal suç işlemenin hem de işlenen suçu gizlemenin yolu kolaylaşıyor ama aynı teknoloji bu suçlara karşı savunma geliştirilmesi için de kullanılıyor. İkincisi ise salgınla hayatımıza giren esnek çalışma modeli: Ofis ortamı dışında işlenen suçları izlemek çok daha zor. Bir sebep daha var, o da sosyal medyada işlenen daha konforlu ve keyifli bir hayat özlemi: Bu sanal dünya, insanları çalıştıkları hatta yönettikleri firmalara karşı suç işlemeye itiyor. SUİSTİMALİ TESPİT KOLAY OLMUYOR 125 ülkede 2.504 vakanın incelenmesiyle ortaya çıkan verilere göre, finansal suistimale uğrayan firmaların yüzde 52’si suistimalden kaynaklanan zararını tazmin edemiyor. Çünkü suistimal gerçekleştikten sonra karmaşık kayıt sistemi içinde hasarı tam tespit etmek zor olduğu kadar, bunu piyasadan gizlemek de zor. O sebeple kol kırılıp yen içinde kalıyor. Dünyada bir firmanın uğradığı suistimali tespit süresi ise ortalama 14 ay. Çünkü minareyi çalan kılıfını da uyduruyor. Bu sürede firmalar yine küresel ortalamaya göre ayda 8.300 dolar kaybediyor. Çarpıcı olan, küçük işletmelerde finansal suçların işlenmesi oranı büyük firmalara göre çok daha yüksek. Çünkü denetim mekanizması zayıf, eğitim yok. Küçük işletmelerde fatura suistimalleri büyük işletmelere göre iki kat daha fazla. Çek ve diğer ödeme tahrifatları yoluyla işlenen suçlar ise büyük işletmelere göre dört kat yüksek gerçekleşiyor. Firmalara karşı işlenen bu suçların tespitiyle ilgili istatistikler de çok çarpıcı. Yüzde 40’tan fazla vaka, ihbar yoluyla tespit ediliyor. İhbarcıların yüzde 50’si de diğer çalışanlardan oluşuyor. Yani, başka bir ifadeyle suç ortakları suçu ihbar ediyor. İhbar olmadığı sürece tespit zor, çünkü bunun için iyi çalışan bir denetim mekanizmasına ihtiyaç var ve firmalar bu tip bir denetim yatırım yapmak yerine bu riski satın alıyorlar. SUİSTİMALLER HANGİ DEPARTMANLARDA GERÇEKLEŞİYOR? Suistimallerin yarıdan fazlası, şu dört departmanda gerçekleşiyor: Operasyon (yüzde 15), üst yönetim (yüzde 12), muhasebe (yüzde 11) ve satış (yüzde 11). Yani bir işletmeyi finansal açıdan hedef almanın birçok yolu var ama sonuç neredeyse bir tane. Firmalar böyle bir durumla karşılaştıklarında yüzde 80 oranında kendi iç disiplin yollarını uyguluyorlar. Yani suistimali gerçekleştireni işten çıkarıyor ya da tespit edebildikleri kazanımlarını geri almaya çalışıyorlar. Fakat her iki firmadan biri, hiçbir zararını tazmin edemiyor. SUİSTİMALE KARŞI SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK MEKANİZMASI Burada bir gerçek var: Hiçbir kilit, kötü niyetli insanları durdurmuyor. Dolayısıyla her zaman böyle bir suistimal ihtimalini kabul ederek çalışmak gerekiyor. Suistimal ve hile ile mücadele çok boyutlu ve uzmanlık isteyen bir süreçtir. Sadece teknoloji yatırımlarıyla bu riski bütünüyle ortadan kaldırmak mümkün değildir. Çok sevdiğim bir Yunan atasözü diyor ki, “Para belki her kapıyı açar ama kilitleyemez.” İnsana bağlı sorunların çözümünde de insan aklının kullanılması gerekiyor. Bunun yolu da eğitim ve farkındalıktan geçiyor. Yine ACFE raporundan güncel bir istatistikle, eğitimin bu alandaki önemine vurgu yapalım: Suistimal farkındalık eğitimleri, ihbar yoluyla ortaya çıkan vakaları iki kat artırıyor! Ayrıca bu tip durumlar için geliştirilmiş sigortacılık sektörü ürünleri de giderek yaygınlaşıyor. Sürdürülebilir bir finansal model kurmak için yıkıcı rekabetle, yüksek maliyetle mücadele eden sisteme bir de suistimal yükünü yüklememek gerekiyor. Bunun içinse gerekli yatırımları zamanında yapmak, insanoğlunun bıraktığı bu yıkıcı ayak izine karşı hazırlıklı olmak gerekiyor. Alınabilecek tedbirlerin ne olduğuna ise bir başka yazıda değineceğiz.
Firmanıza bir de suistimal yükünü yüklemeyin | Pusula Adli Muhasebe Uzmanlığı
Sürdürülebilirlik diye başlayan yazıları okumayı bıraktınız mı? Haklısınız. Üçüncü sınıf kömürden elektrik üretmeye çalışan ülkelerin, düzmece denetim şirketi raporu ile emisyon değerlerini gizleyen küresel markaların olduğu ortamda, kullandığınız deodoranta laf edilmesi hiç adil değil. İnsanın doğa ile uyum içinde yaşaması fikri, bütünüyle inandırıcılığını kaybetti. Artık tek bir hedef var “Daha fazla zarar vermemek”. İşte bu, sürdürülebilirliğin temeli. İnsan, geçtiği her yerde ne yazık ki kendinden büyük bir ayak izi bırakıyor. Bu yıkıcı etki sadece gezegenimize karşı değil. O yüzden sürdürülebilirlik, sadece çevre için kullanılan bir kavram değil. Bizim bahsedeceğimiz sürdürülebilirlik, işletmelerin finansal varlıklarını koruyarak hayatta kalma mücadeleleri ile ilgili. Bunun için yersiz bir iyimserlik yerine, güçlü bir denetim ve savunma mekanizması geliştirilmesini savunuyoruz. Firmanız, finansal bir suistimal, hile ve saldırı ile karşı karşıya kaldığında bütün dengeler bir anda değişebilir. Son derece güçlü görünen firmaların bu çeşit suistimallerle içten içe çürümüş ağaçlara dönüştüğünü çok gördük. Elbette hiçbir şey bir gecede olmuyor. Küçük ihmaller, iyi niyetli görmezden gelmeler bir süre sonra büyük bir yıkıma dönüşüyor. Bu makale, size son derece güvenilir ve güncel birtakım istatistikler vererek işletmelerin karşı karşıya kaldıkları finansal hile ve suistimalleri anlatacak. Suistimal İnceleme Uzmanları Derneği (ACFE), firmalara karşı işlenen finansal suçları izlemek için 1988 yılında Amerika’da kurulmuş. Kurum, bütün dünyada yaptığı anketler ve vaka analizleri sonrası iki yılda bir kapsamlı bir rapor hazırlıyor. Bu yazıda sizinle paylaşacağımız veriler de işte bu ACFE’nin 2022 yılı raporundan.  Sebepler ve sonuçları  Firmalara karşı işlenen mali suçların diğer suçlara göre oranı artmıyor olsa bile verdiği zarar büyüyor. Bunun üç önemli nedeni var. Birincisi teknolojinin hızlı gelişimi sonucu ortaya çıkan yeni dijital yollar. Hem finansal suç işlemenin hem de işlenen suçu gizlemenin yolu kolaylaşıyor. Ama aynı teknoloji, bu suçlara karşı savunma geliştirilmesi için de kullanılıyor. İkincisi ise pandemi ile birlikte hayatımıza giren esnek çalışma modeli. Ofis ortamı dışında işlenen suçları izlemek çok daha zor. Bir sebep daha var. O da sosyal medyada işlenen daha konforlu ve keyifli bir hayat özlemi. Bu sanal dünya, insanları çalıştıkları hatta yönettikleri firmalara karşı suç işlemeye itiyor.  Suistimali tespit kolay olmuyor  125 ülkede 2 bin 504 vakanın incelenmesi ile ortaya çıkan verilere göre bir finansal suistimale uğrayan firmaların yüzde 52’si, suistimalden kaynaklanan zararını tazmin edemiyor. Çünkü suistimal gerçekleştikten sonra karmaşık kayıt sistemi içinde hasarı tespit etmek zor olduğu kadar, bunu piyasadan gizlemek de zor. O sebeple kol kırılıp yen içinde kalıyor. Dünyada bir firmanın uğradığı suistimali tespit süresi ortalama 14 ay. Çünkü minareyi çalan kılıfını da uyduruyor. Bu sürede firmalar yine küresel ortalamaya göre ayda 8 bin 300 dolar kaybediyor. Çarpıcı olan, küçük işletmelerde finansal suçların işlenme oranı büyük firmalara göre çok daha yüksek. Çünkü denetim mekanizması zayıf, eğitim yok. Küçük işletmelerde fatura suistimalleri, büyük işletmelere göre iki kat fazla. Çek ve diğer ödeme tahrifatları yoluyla işlenen suçlar ise büyük işletmelere göre dört kat fazla. Firmalara karşı işlenen bu suçların tespiti ile ilgili istatistik de çok çarpıcı. Yüzde 40’tan fazla vaka, ihbar yoluyla tespit ediliyor. Burada da ihbarcı, yüzde 50 oranında diğer çalışan oluyor. Yani bir başka ifade ile suç ortağı. İhbar olmadığı sürece tespit zor çünkü bunun için iyi çalışan bir denetim mekanizmasına ihtiyaç var ve firmalar bu tip bir denetime yatırım yapmak yerine bu riski satın alıyorlar. Suistimallerin yarıdan fazlası şu dört departmanda gerçekleşiyor:  Operasyon:   Muhasebe:   Üst Yönetim:   Satış:   Yani bir işletmeyi finansal açıdan hedef almanın birçok yolu var. Ama sonuç neredeyse bir tane. Firmalar böyle bir durum ile karşılaştıklarında yüzde 80 oranında kendi iç disiplin yollarını uyguluyorlar. Yani suistimalciyi işten çıkarıyor ya da tespit edebildikleri kazanımlarını geri almaya çalışıyorlar. Fakat her iki firmadan biri hiçbir zararını tazmin edemiyor. Suistimale karşı sürdürülebilirlik  mekanizması Burada bir gerçek var; hiçbir kilit, kötü niyetli insanları durdurmuyor. Bunun için böyle bir suistimal ihtimalini her zaman kabul ederek çalışmak gerekiyor. Suistimal ve hile ile mücadele çok boyutlu ve uzmanlık isteyen bir süreç. Sadece teknoloji yatırımları ile bu riski bütünüyle ortadan kaldırmak mümkün değil. Bir Yunan atasözü diyor ki “Para belki her kapıyı açar ama kilitleyemez.” İnsana bağlı sorunların çözümünde de insan aklının kullanılması gerekiyor. Bunun yolu da eğitim ve farkındalıktan geçiyor. ACFE raporuna göre suistimal farkındalık eğitimleri, ihbar yoluyla ortaya çıkan vakaları iki kat artıyor. Ayrıca bu tip durumlar için geliştirilmiş sigortacılık sektörü ürünleri de giderek yaygınlaşıyor. Sürdürülebilir bir finansal model kurmak için yıkıcı rekabetle, yüksek maliyetle mücadele eden sisteme bir de suistimal yükünü yüklememek gerekiyor. Bunun içinse gerekli yatırımları zamanında yapmak, insanın bıraktığı bu yıkıcı ayak izine karşı hazırlıklı olmak gerekiyor. Alınabilecek tedbirlerin ne olduğuna ise bir başka yazıda değineceğiz
Sıkıntıya düşen şirketlerden bilançolara kredi makyajı | Pusula Adli Muhasebe Uzmanlığı
Döviz kurunda ani yükselişler ve enflasyona bağlı maliyet artışları finansal suistimallere zemin hazırlayabiliyor. Adli Muhasebe ve Hile Denetimi Uzmanı Fikriye Aslan, mali yapısı bozulan şirketlerin krediye erişim için bilançolarda makyaj adı altında kalem oynattığına dikkat çekti. Aslan, şirket içi suiistimallerin de pandemiden buyana yüzde 20 arttığını kaydetti. Hamide HANGÜL Son dönemde kurlardaki yükseliş ve enflasyon şirketleri sıkıntıya sokuyor. Bu durum finansal suiistimallere zemin oluşturuyor. Türkiye’nin tek kadın Adli Muhasebe ve Hile Denetimi Uzmanı olan Pusula Danışmanlık’ın Kurucusu Fikriye Aslan, eskiye oranla daha sık yaşandığını söylediği mali suçları ve suiistimalleri Dünya Gazetesi’ne anlattı. Denetledikleri işletmelerde “Bilançoların gerçeğe uygunluğunu, tahsilatların gerçek olup olmadığını, karşılığında ne kadar hizmet satın alındığını ve cari işlem sonuçlarını” incelediklerini belirten Fikriye Aslan, “Şu günlerde en çok karşılaştığımız olay mali tablo hileleri” dedi. Öz kaynakları sıkıntıya girmiş, kredibilitesi zarar görmüş, maliyetleri ve ciroları çok hızlı değişmiş firmalarda krediye erişim için “makyaj” adı altında çok fazla kalem oynatıldığını söyleyen Aslan, aktiflerini yüksek gösteren firmaların bu şekilde krediye ulaşmaya çalıştıklarını söyledi. İhtiyaç duyulan kredinin miktarına göre makyajın boyutunun da büyüdüğünü belirten Aslan, bazı firmalar için bunun makyaj düzeyinde kalırken, bazıları içinse makyajı aştığını açıkladı. Hilenin izini sürmeye mali tablolardan başlıyoruz Ekonomik dalgalanmaların suistimallere açık alanlar oluşturduğunu, bu dönemlerde işlerinin arttığı belirten Aslan, hilenin izini sürmeye mali tablolardan başladıklarını açıkladı. Aslan, böyle bir suiistimalin bütün boyutlarıyla tespitinin 6 aydan başlayarak 3 yıla kadar sürebildiğine işaret eder, “Sahte faturalar bize kokar” diyerek, en çok yapılan mali tablo hilelerinden birinin ciroyu yüksek göstermek olduğuna işaret etti. “Fazladan fatura kestirir, raporlama bittikten sonra malları iade alır. En sık yapılan şey bu” diyen Aslan, insanların kendisine, “Bu kadar çok çalışmama rağmen kazandığım para nereye gidiyor?” diye sorduğunu söyledi. Aslan, şirket içi bir suiistimalin en iyi ihtimalle 4 yılda anlaşıldığını, 18 yıl fark edilmeyen suiistimallere şahit olduğunu söyledi.   Tahsilatına bakmak lazım İşlerinin “Kötüye karşı önlem almak” olduğunun altını çizen Aslan, “Burada işveren, yönetim kurulu üyeleri ya da ortakların dikkat etmesi gereken nokta, siparişin ya da satışların tahsilatının yapılmış olmasından prim vermektir. Yani tahsilatını bakmak lazım. Ciro çok şişik ancak parası nerede? Burada tedbir noktası budur. Sürekli düşük giden limitler birden yükseliyorsa, oradan bir şimşek çakmalı. Siparişler ayın son birkaç gününe mi kitleniyor. Buralar sinyal veriyor aslında” uyarısında bulundu.   Uzaktan çalışma denetimi zorlaştırıyor Şişik ciro karşısında vergi durumunun sorulmasına Aslan, şu yanıtı veriyor: “Sanal bir satış yapıp vergisini ödeterek, bir ay sonra o mal iade olduğunda vergiden düştüğü için karşı taraftan KDV’sini alabilir. Vergi açısından da iade gelen malın KDV’sini indirim konusu yapıyorsunuz. Öbür taraftan hesaplanan KDV yapıyorsunuz muhasebe yönünden, yani KDV dengeleniyor. Ancak cebe giren para başkasında” dedi. Suistimallerin pandemiden bu yana yüzde 20 arttığına işaret eden Aslan, “Fatura yaratma ve fatura oynamada sahtecilik yüzde 20 arttı. Uzaktan çalışmanın çok güzel yönleri var ama denetimi zorlaştırdı” diye konuştu.   Firmaların aylık kaybı 8 bin 300 doları buluyor Suiistimal İnceleme Uzmanları Derneği’nin (ACFE) 2022 yılı raporu, suiistimalleri göstermesi açısından çok çarpıcı verileri ortaya koyuyor. Rapora göre, 125 ülkede 2 bin 504 vakanın incelendi. Bu verilere göre, finansal suiistimale uğrayan firmaların yüzde 52’si suiistimalden kaynaklanan zararı tazmin edemiyor. Rapora göre, dünyada bir firmanın uğradığı suiistimali tespit süresi ortalama 14 ay. Bu sürede firmalar yine küresel ortalamaya göre ayda 8 bin 300 dolar kaybediyor. Küçük işletmelerde fatura suiistimalleri büyük işletmelere göre 2 kat fazla.
Aile işletmeleri ve KOBİ’lerde hile ve suistimalleri nasıl önleriz? | Pusula Adli Muhasebe Uzmanlığı
Fikriye Aslan / Mali Müşavir-Hile Denetimi Uzmanı İşletme sahiplerinin bilmesi gerekir ki organizasyon yapısı ne olursa olsun işletmelerde hile önlenemez. En güvenilir yapılarda bile er ya da geç çalışan kaynaklı suistimal gerçekleşecektir. Ne kadar rahatsız edici bir tespit değil mi? Büyük işletmeler güçlü finansman yapıları, sigortalı olma durumu gibi avantajlarla uğradıkları zararı tazmin edebilirken, küçük işletmeler için çok daha riskli durumlar doğabiliyor. O sebeple şimdi biraz da bunların nedenleri üzerinde duralım. Küçük işletmelerde suistimalin fazla olmasının nedenleri nedir? 1- Birden fazla işi aynı kişiye yaptırmak Örneğin muhasebe bölümünde çalışan bir kişinin hem muhasebeyi tutması hem ödemeleri yapması hem de personel hesaplarına bakması suistimali gizleyen kişi için uygun ortamı yaratmaktadır. Böyle bir çalışan yıllarca suiistimali devam ettirebilir. Çünkü geri bildirimleri de kendisi yapmakta ve kolaylıkla kendi önleme mekanizmalarını kurabilmektedir. Demek ki tedbir belli. Bir kişiye bütün işi, bütün boyutları ile delege etmemek gerekiyor. 2- Aynı kişiye yıllarca aynı işi yaptırmak Aynı kişinin çok uzun süre aynı işi yapması ve bu görevi tam yetkiyle sürdürmesi hilenin gizlenmesi için en uygun ortamı yaratır. Bu sebeple özellikle mali işlerde rotasyon son derece önemlidir. En güvenilir mekanizma, çalışanları birbirine denetletmek, kimseyi hakimiyet kuracak kadar aynı pozisyonda tutmamaktır. 3- Kritik görevleri akraba ve tanıdıklara emanet etmek İlk anda iyi bir çözüm gibi görünen bu durum zaman içinde daha yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Aşırı güvendiğiniz kişilerin kuracakları hile ve suistimal tuzaklarını hem fark etmeniz daha uzun zaman alacak, hem de fark ettiğinizde çözmeniz daha büyük sonuçlar doğuracaktır. 4- Bütün ticari sırların tek kişide toplanması Böyle bir kişiyi yönetmek de denetlemek de çok zor olacaktır. İşletme sahipleri, ticari sırlarının birer silah olarak kendilerine dönebilecek olduğunu unutmaması gerekir. Peki kayıpları yerine koymak mümkün mü? Bir suistimal ile karşılaştığınızda kaybettiğiniz parayı yerine koymak zaman ve çaba gerektirir. Yine de kayıpları bütünüyle telafi temek mümkün olmaz. Tutulan istatistiklere göre mağdur kuruluşların yüzde 52’si suistimalden kaynaklanan kayıpların hiçbirini telafi edememiştir. İşletmeler, cezalandırma yolu olarak ise yüzde 61 oranında kötü niyetli kişiyle iş sözleşmesini iptal etme yolunu seçmektedir. Yüzde 7’si ise bunu bile yapamamıştır. Hiç şüphe yok ki işletmelerin uğradıkları bu zararı yasal mercilere aktarmamasının temel sebebi kötü niyetli dedikodulara sebep olmamaktır. Bir işletmenin çalışanı tarafından kandırılmış olmasının en az suistimalin kendisi kadar yıkıcı sonuçları olacağına inanılmaktadır. Aile işletmelerinde durum çok farklı değil Söz konusu suistimal ve hile, aile işletmeleri içinde ve aile çalışanları arasında yaşandığında bunun tespit edilmesi ve cezalandırılması ise apayrı bir sorundur. Aile ilişkileri kalıcı ve yıkıcı bir şekilde sonlanabilir, mali sıkıntılar aile içi hesaplaşmalara kadar gidebilmektedir. Bu sebeple alınacak önlemleri aile işletmelerinde çok daha sıkı tutmak gerekir. Aile içi suistimaller bazen yeğenler, kuzenler tarafından yapılırken bazen çocuklar, eşler ve kardeşler dahi bu sıkıntının kaynağı olabilirler. Bu sebeple zarar gerçekleşmeden alınacak tedbirlerin açıkça ilan edilmesi, denetim mekanizmalarının görünür olması ve düzenli aralıklarla pozisyon rotasyonlarının yapılması gerekir. Unutmayın, İnsanın olduğu yerde kötü niyet olacaktır. Her kötü niyetli kişi kendince bunu mantıklı bir açıklamaya bağlayacaktır. Bu sebeple süreçlerin subjektif değerlendirmeye terk edilmemesi gerekir ve elbette profesyonellerden destek almak her zaman en etkili yoldur.
Kurum içi yolsuzlukta en mağdur KOBİ'ler | Pusula Adli Muhasebe Uzmanlığı
Adli Muhasebe ve Hile Denetim Uzmanı Fikriye Aslan, son yıllarda kurum içi suistimal vakalarının yüksek boyutlara ulaştığını belirterek, “Bundan en çok KOBİ’ler mağdur. Bu tür işletmelerde muhasebe, satın alma, pazarlama ve maaş ödeme gibi parasal işlemler tek bir kişinin sorumluluğuna veriliyor. Sıkıntı da ordan çıkıyor” dedi. / Murat Gülderen-Posta Pandemi ile birlikte faaliyetlerini durdurmak zorunda kalan pek çok şirketin kendi içinde suistimale uğradığı ortaya çıktı. Uzaktan çalışma sistemi özellikle KOBİ’lerde kontrol ve denetim mekanizmasının zayıflamasına yol açtı. Sahte fatura, sahte imza ve sahte banka ekstreleri havalarda uçuştu. Yapılan araştırmalarda en büyük yolsuzluğun imalat tarafında gerçekleştirildiği görüldü. A’DAN Z’YE TEFTİŞ “Bir patron soyulduğunu ya da bir şeylerin ters gittiğini hissediyorsa büyük ihtimalle şirketi batmak üzeredir” diyen Adli Muhasebe ve Hile Denetim Uzmanı Fikriye Aslan ile KOBİ’lerin içinde bulunduğu tehlikeyi ve çözüm mekanizmalarını konuştuk. 34 yıllık Mali Müşavir olan Aslan, siber güvenlik uzmanı, avukat, sosyal güvenlik uzmanı, yatırım teşvik uzmanı ve yeminli mali müşavirlerden oluşan ekibiyle şirketlerin tüm içeriklerine A’dan Z’ye denetim yapıyor. TEK KİŞİYE EMANET! Yapılan denetimlerde özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin yani KOBİ’lerin büyük yolsuzluklara uğradığını tespit ettiklerini anlatan Aslan, “Büyük şirketlerde de suistimaller oluyor ancak kurumsal şirketlerin kendi içinde pek çok denetim mekanizması var. Olay büyümeden ortaya çıkabiliyor. Ama KOBİ’lerde böyle bir denetim yok. Patron, ödeme kalemlerinden pazarlamaya, satın almadan tedarik sistemlerine kadar her işi tek bir yöneticiye emanet ediyor. Uzaktan çalışılan pandemi sürecinde hele neredeyse hiç sağlıklı denetim yapamıyorlar. İşletmeler gelirlerinin ortalama yüzde 5’ini bu yüzden kaybediyorlar” dedi. 8 RAKAMINA DİKKAT En büyük suistimalin imalat ve satış tarafında yaşandığına dikkat çeken Aslan, şunları söyledi: “Çünkü orada girdi çoktur. 8 rakamı çok önemlidir. 2 ve 6 çok kolay sekiz olabiliyor. İki rakam da 8’den küçük. Ayrıca fuarlarda da büyük dolandırıcılıklar dönüyor. Örneğin bağlantı kurduğunuz çoğu müşteri geri dönmüyorsa orada kesin sorun vardır. Çalışanınız yan bir şirket kurmuş, müşterileri daha uygun fiyatlara kendine çekmiştir.” İŞ İŞTEN GEÇİNCE BİZİ ARIYORLAR Senede ortalama 5 şirkete denetim yaptıklarını ifade eden Aslan, şöyle devam etti: “Bir şirketin denetimi tüm yıl da sürebiliyor iki ay da. Çoğu patron soyulduğundan şüphelendiğinde bizi arıyor. Ama böyle durumda da genelde iş işten geçmiş oluyor. Borca batık tablolarla karşılaşıyoruz. Sahte tahsil alındıları, sahte faturalar, sahte vergi tahakkuk fişleri, sahte banka ekstreleri ne ararsanız var. Suistimalcilerin en büyük özelliği yıllarca izne çıkmamalarıdır.” PARAYI BULUNCA ‘MİRAS KALDI’ DERLER Suistimalci kişilerin masanın başından bile asla ayrılmadıklarına dikkat çeken Aslan, “Patron da buna çok sevinir. Bu yöneticiler, hayat standartları değiştiğinde her zaman kayınpederden miras kaldı der” dedi. Aslan, başından geçen enterasan bir olayı da şöyle anlattı: “Suistimalciyi yakaladık. Patrona da bildirdik. Kalem kalem çalınan ürünleri kendisine gösterdik. Adamın geliri 10 bin TL’ydi, bunu aylık 40 bine çıkarmış. Patron kendisine hesap sorduğunda da inkar etmedi. Hırsız yönetici şu an yargılanıyor.” 
TEİD Suistimalle Mücadelenin Bugünü ve Geleceği | Pusula Adli Muhasebe Uzmanlığı
9 Aralık 2022 günü ikincisi gerçekleşen TEİD Suistimalle Mücadelenin Bugünü ve Geleceği: Önlem almak mı, krizi yönetmek mi? etkinliği ardından.....
Hile ve Suistimalden Nasıl Korunuruz? Ekotürk TV | Pusula Adli Muhasebe Uzmanlığı
Hile ve Suistimalden Nasıl Korunuruz? Ekotürk TV'de Ali Çağatay'ın Konuğu Olduk.
İşletmelerde Adli Muhasebe Önem Kazanıyor | Pusula Adli Muhasebe Uzmanlığı
Pusula Danışmanlık Kurucusu Mali Müşavir ve Hile Denetimi Uzmanı Fikriye Aslan, işlerinin bir denetim mekanizması olduğunu, adli muhasebenin denetim, finans, muhasebe, üretim ve psikolojinin bir araya geldiği bir uzmanlık alanı olduğunu söyledi. Dünyada özellikle Batı’da yaygın olarak kullanılan “Adli Muhasebe” faaliyetlerinin Türkiye’de de giderek kapsamının genişlediğini vurgulayan Fikriye Aslan, “Buna yurtdışında FRAUD Denetimi deniyor. Suistimal yolsuzluk denetimi anlamına geliyor. Her işletmede ve kurumda suiistimaller olabilir ve en fazla suistimal rakamlarda yapılıyor. Özel sektörde rakamlardaki suistimali bulabilmek için mali müşavir olmak lazım. Biz belgesiyle evrakıyla ortaya koyuyoruz” dedi. Suiistimali bulup belgeledikten sonra gerisini işyeri sahipleri ve adli makamlara bıraktıklarını dile getiren Fikriye Aslan, “Suistimali bulduk. Nasıl yapıyor bulduk. Tekniği ne bulduk. Belgesi ne ortaya koyduk. Sahte imza mı attı, bulduk. Adli Tıp’tan mevcut raporu alıyoruz. ‘Bu kişi ve kişiler şu zamandan beri şu teknik ve metot ve yolla işvereni suiistimal ediyor’ diyerek belgeliyoruz. Biz adalete ve emniyet güçlerine yardımcı oluyoruz” diye konuştu. EN ÇOK SUİSTİMAL ABD’DE Dünyada en fazla suistimalin yapıldığı ülkenin ABD olduğunu, “Adli Muhasebe”cilik üzerine ilk kez dünyada 1996 yılında ABD’de Uluslararası Suiistimal ve Hile Uzmanları Derneği (ACFE) kurulduğunu hatırlatan Fikriye Aslan, söz konusu derneğin her iki yılda bir suiistimaller 1 Ekim - Kasım 2022 RÖPORTAJ INTERVIEW Fikriye Aslan, Financial Advisor and Fraud Audit Specialist, Founder of Compass Consulting, said that their work is an audit mechanism and that forensic accounting is an area of expertise where auditing, finance, accounting, production and psychology come together. FORENSIC ACCOUNTING IS IMPORTANT IN BUSINESSES Fikriye Aslan ve “Adli Muhasebe”cilikle ilgili raporlar yayımladığını hatırlattı. Fikriye Aslan, “ACFE istatistiklerine göre hile yoluyla ekonomide kaybedilen kazançların büyüklüğü, hangi ülkelerde ne tür vakalar oluşuyor, bu vakaların kadın–erkek ve yaşı, hangi insanlar tarafından suiistimaller daha fazla yapılıyor, bunlar sürekli raporlanıyor. ACFE istatistiklerine bakıldığında genel olarak eğitim düzeyi değişmiyor. Küçük şirketlerde daha fazla suiistimal oluyor. Hilenin büyüklüğüne baktığımızda üç tarz hile yöntemi var. Mali tablo hileleri. Kağıt kalemle birçok hile ve suistimal yapılabiliyor” açıklamasını yaptı. İŞLETMELERDE HİLE BELİRTİLERİNE DİKKAT Büyük oranlı mali krizlerin çıkması, piyasada güvenirliğinin yitirilmesi, işletmelerde hile yapıldığının en bariz ölçülerinden olarak değerlendiriliyor. Yapılan araştırmalarda insanoğlunun fıtratı gereği bir işletme veya kurumda çalışanların yüzde 15’inin hiç hile yapmadığı, yüzde 10’unun her durumda hile yapabildiği ve yüzde 75’inin de fırsatını bulunca hileye yöneldiği tespit edilerek kayıtlara geçirilmiş. Yine araştırmalarda işletmelerde hilecilerin çok konuşkan olduğu ve sempatikliklerinin yanında kendilerine çok değer biçtikleri, hastalık derecesinde yalan söyledikleri, asla vicdan azabı çekmedikleri, başkalarının duygusuyla rahatlıkla oynayabildikleri, manipülasyonda aşırı hünerli oldukları, kurnaz, egoist, çok risk alan, kurallara uymama özelliği taşıdıkları, işe en önce gelip, en geç gittikleri, gece yarılarına kadar çalıştıkları ve hiç izin yapmadıkları, hilecilerin yüzde 70’inin erkek, yüzde 30’unun kadın olduğu, eğitim düzeyi arttıkça hilecilerin verdiği zararların daha büyüdüğü ortaya çıkarılmış durumda. HİLE VAKALARI EN ÇOK FİNANS SEKTÖRÜNDE GÖRÜLÜYOR Finans ve bankacılık sektöründe hile vakalarının diğer sektörlere göre daha fazla gözlendiğini ancak yapanlar olsa bile yakalanmadıklarını belirten Fikriye Aslan, “Suiistimali kimler yapıyor, cinsiyete bakıyorsunuz. Yüzde 70’lerde erkekler, yüzde 30’larda kadınlar yapıyor. Eğitim seviyesi yükseldikçe hilenin verdiği zarar boyutu büyüyor. Mavi yakanın yapacağı zirve ile beyaz yakalının verdiği zarar aynı olmuyor, beyaz yakalılar daha fazla işletmeye zarar veriyor” diye konuştu. İlgili içeriğin orjinal ve ingilizce formatında okumak için tıklayınız.
E-Posta bültenimize kayıt olmak ister misiniz?

E-Bültenimize kayıt olun, duyurulardan ve makalelerden önce siz haberdar olun.

Copyright © 2024. Pusula Danışmanlık ve Adli Muhasebe Uzmanlığı
Alaturka Dijital