İnternette Güvenli Alışveriş Yöntemleri / Türkiye’de İş Dünyası | Pusula Adli Muhasebe Uzmanlığı
Yasal altyapının yetersizliği, ödeme sistemlerindeki boşluklar, kullanıcıların teknoloji konusundaki yetersiz bilgisi ve yapılan reklamlarda kullanılan aşırı çekici dil e-ticareti bir keyif ve fırsat kadar risk alanı haline getirdi. Adli Muhasebe ve Hile Denetimi Uzmanı Fikriye Aslan söz konusu riskleri anlatırken, internet alışverişlerinin güvenli yönlerini açıkladı. Adli Muhasebe ve Hile Denetimi Uzmanı Fikriye Aslan Adli Muhasebe ve Hile Denetimi Uzmanı Fikriye Aslan, e-dolandırıcılığa karşı alınması gereken önlemleri anlatırken e-ticaretin püf noktalarını açıkladı. E-ticaret suçlarının iki yönü olduğunu söyleyen Fikriye Aslan; “Birinci yön teknolojiden kaynaklanıyor. Kullanıcılar kötü niyetli yazılımcıların kurbanı olabiliyor. Bir elektronik pazar yerinden alışveriş yapmak isteyen kullanıcının teknoloji bilgisine sahip olması beklenmemeli. Burada tüketiciyi koruyacak teknolojik araçlar ve yasal altyapı kamu otoritesi tarafından sağlanmalı” dedi. “HER Wİ-Fİ AĞI KULLANILMAMALI” E-ticaret suçlarının teknolojik kısmında da kullanıcının artık kesin olarak öğrenmesi gereken birkaç unsuru olduğunu belirten Aslan şöyle devam etti; “Bunlardan belki de birincisi alışveriş yaptığının sitenin kolon (kopya) bir site olmadığından emin olmak. Bunun için sitenin adresinin https:// ile başlaması gerekiyor. Bu ibare sitenin SSL sertifikasına sahip olduğunu ve verilerin şifreli olarak aktarıldığını gösteriyor. İkinci çok önemli konu ise güvenliğinden emin olmadığınız yerlerdeki Wi-Fi hatlarının kullanılmaması. Açık şifrelerle bağlanılan bu hatlar üzerinden kolayca bilgi transferi yapılarak kötü niyetli uygulamalar cihazlarınıza yüklenebiliyor ya da bazı özel bilgileriniz kopyalanabiliyor. wi-fi yayını yapan her kurumun bu yayından kaynaklanan sorumluluğu da alacak biçimde yasal düzenleme yapılması gerekiyor.” kaynak: turkiyedeisdunyasi.com
Bilançolara Makyaj Hilesi Yapılıyor! Analiz Gazetesi | Pusula Adli Muhasebe Uzmanlığı
Döviz kurlarında yaşanan ani hareketlerin ve enflasyona bağlı maliyet artışlarının şirketlerde finansal suistimallere zemin hazırladığına dikkat çeken Adli Muhasebe ve Hile Denetimi Uzmanı Fikriye Aslan, bankadan kredi çekmek için "Bilançolarda makyaj" hilesinde artış gözlediklerini söylüyor. Aslan Uzaktan çalışma modelinin denetimi güçleştirdiğini belirtiyor.
Fikriye Aslan, TV Net / Para Politik Programı’na konuk oldu. | Pusula Adli Muhasebe Uzmanlığı
Adli Muhasebe ve Hile Denetimi Uzmanı Fikriye Aslan, TV Net’te Semra Karabaş’ın sunduğu Para Politik Programı’na 1 Kasım Çarşamba günü saat 9:30’da canlı yayın konuğu oldu.
Bi̇lançolara “Makyaj” Hi̇lesi̇nde Artiş Di̇kkat Çeki̇ci̇ | Pusula Adli Muhasebe Uzmanlığı
Döviz kurlarında yaşanan ani hareketlerin ve enflasyona bağlı maliyet artışlarının şirketlerde finansal suiistimallere zemin hazırladığına işaret eden Adli Muhasebe ve Hile Denetimi Uzmanı Fikriye Aslan, son dönemde bankadan kredi çekmek için“Bilançolarda makyaj” hilesinde artış gözlediklerini söylüyor. Ayrıca Pandemi’den bu yana şirket içi suiistimallerde ise yüzde 20 artış tespit ettiklerini belirten Aslan, uzaktan çalışma modelinin denetimi güçleştirdiğini belirtiyor.   Türkiye’nin tek kadın Adli Muhasebe ve Hile Denetimi Uzmanı olan Pusula Danışmanlık’ın Kurucusu Fikriye Aslan, şirketlerde eskiye oranla daha sık yaşanan mali suçları ve suiistimalleri anlattı. Firmaların mali işlemlerini denetleyen, patronların talebiyle firmalarda çalışan suiistimallerini araştıran Aslan, belirsizlik dönemlerinde her türlü suiistimalin dikkat çekici şekilde arttığını söylüyor. Özellikle döviz kurlarında yaşanan ani hareketlerin ve enflasyona bağlı maliyet artışlarının şirketlerde finansal suiistimallere zemin hazırladığına işaret eden Fikriye Aslan, kredi almanın zorlaştığı bu dönemde bilançolarda eskiye oranla çok daha fazla nitelikli usulsüzlükle karşılaştıklarını söyledi. Denetledikleri işletmelerde “Bilançoların gerçeğe uygunluğunu, tahsilatların gerçek olup olmadığını, karşılığında ne kadar hizmet satın alındığını ve cari işlem sonuçlarını” incelediklerini belirten Fikriye Aslan,“Şu günlerde en çok karşılaştığımız olay mali tablo hileleri” dedi. Öz kaynakları sıkıntıya girmiş, kredibilitesi zarar görmüş, maliyetleri ve ciroları çok hızlı değişmiş firmalarda krediye erişim için “Makyaj” adı altında çok fazla “Kalem oynatıldığını” belirten Aslan, aktiflerini yüksek gösteren firmaların bu şekilde krediye ulaşmaya çalıştıklarını söylüyor. İhtiyaç duyulan kredinin miktarına göre makyajın boyutunun da büyüdüğünü belirten Aslan, bazı firmalar için bu usulsüzlükler makyaj düzeyinde kalırken bazıları içinse makyajı aştığını belirtiyor. Firmaların kredibilitelerini yüksek göstermek için yapacakları usulsüzlüklerin ise çok fazla yolu var. Hilenin izini sürmeye mali tablolardan başlıyoruz Ekonomik dalgalanmaların suistimallere açık alanlar oluşturduğunu, böyle dönemlerde işlerinin arttığı belirten Aslan, “Hilenin izini sürmeye mali tablolardan başladıklarını açıklıyor.  Aslan, böyle bir suiistimalin bütün boyutlarıyla  tespitinin 3 aydan 6 aya kadar sürebildiğini ifade ediyor. “Sahte faturalar bize kokar” diye konuşan Aslan, en çok yapılan mali tablo hilelerinden birinin ciroyu yüksek göstermek olduğuna işaret ediyor. “Firma fazladan fatura kestirir, raporlama bittikten sonra malları iade alır. En sık yapılan şey bu” diyen Aslan, İnsanların kendisine, “Bu kadar çok çalışmama rağmen kazandığım para nereye gidiyor?” diye sorduğuna dikkati çekiyor. Aslan,  şirket içi bir suiistimalin en iyi ihtimalle 4 yılda anlaşıldığını, 18 yıl fark edilmeyen suiistimallere şahit olduğunu söylüyor. Tahsilatına bakmak lazım İşlerinin “Kötüye karşı önlem almak” olduğunun altını çizen Aslan, “Burada işveren, yönetim kurulu üyeleri ya da ortakların dikkat etmesi gereken nokta, siparişin ya da satışların tahsilatının yapılmış olmasından prim vermektir. Yani tahsilatını bakmak lazım. Ciro çok şişik ancak parası nerede? Burada tedbir noktası budur. Sürekli düşük giden limitler birden yükseliyorsa, oradan bir şimşek çakmalı. Siparişler ayın son birkaç gününe mi yığılıyor? Buralar sinyal veriyor aslında” uyarısında bulunuyor. Pandemiden bu yana yüzde 20 arttı Şişik ciro karşısında vergi durumunun sorulmasına Aslan, şu yanıtı veriyor: “Sanal bir satış yapıp vergisini ödeterek, bir ay sonra o mal iade olduğunda vergiden düştüğü için karşı taraftan KDV’sini alabilir. Vergi açısından da iade gelen malın KDV’sini indirim konusu yapıyorsunuz. Öbür taraftan hesaplanan KDV yapıyorsunuz muhasebe yönünden, yani KDV dengeleniyor. Ancak cebe giren para başkasında” diye anlatıyor yaşananları.  Suistimallerin pandemiden bu yana yüzde 20 arttığına işaret eden Aslan, “Fatura yaratma ve fatura oynamada sahtecilik yüzde 20 arttı. Uzaktan çalışmanın çok güzel yönleri var ama denetimi zorlaştırdı diyor. Finansal Suistimale Uğrayan Firmaların R’si Suistimaden kaynaklanan zararı tazmin edemiyor Suiistimal İnceleme Uzmanları Derneği (ACFE)’nin 2022 yılı raporundaki veriler firmaların karşılaştıkları suiistimalleri göstermesi açısından çok çarpıcı. 125 ülkede 2.504 vakanın incelenmesi ile ortaya çıkan verilere göre finansal suiistimale uğrayan firmaların yüzde 52’si suiistimalden kaynaklanan zararı tazmin edemiyor. Çünkü suiistimal gerçekleştikten sonra karmaşık kayıt sistemi içinde hasarı tespit etmek zor olduğu kadar, firmalar bu durumu gizlemek istiyor. Dünyada bir firmanın uğradığı suiistimali tespit süresi ortalama 14 ay. Çünkü minareyi çalan kılıfını da uyduruyor. Bu sürede firmalar yine küresel ortalamaya göre ayda 8.300 USD kaybediyor. Küçük işletmelerde fatura suiistimalleri büyük işletmelere göre 2 kat fazla. Çek ve diğer ödeme tahrifatları yoluyla işlenen suçlar ise büyük işletmelere göre 4 kat fazla. Firmalara karşı işlenen bu suçların tespiti ile ilgili istatistik de çok çarpıcı. Yüzde 40’tan fazla vaka, ihbar yoluyla tespit ediliyor. Burada ihbarcı yüzde 50 oranında diğer çalışan oluyor. İhbar olmadığı sürece tespit zor çünkü bunun için iyi çalışan bir denetim mekanizmasına ihtiyaç var ve firmalar bu tip bir denetime yatırım yapmak yerine bu riski satın alıyor.
İnanılmaz Suistimaller - Para Dergisi Ekim 2023 | Pusula Adli Muhasebe Uzmanlığı
Para Dergisi Ekim 2023 - İnanılmaz Suistimaller Türkiye'de büyük şirketlerin neredeyse tamamı, bağımsız denetim şirketleriyle çalışır. Şirketlerin patronları da bu denetim raporlarını dikkatlice inceleyip gerekli tedbirleri alırlar. Bu konuda hem uluslararası hem de yerli birçok denetim şirketi Türkiye'de faaliyet gösteriyor...
Daha az vergi ve sigorta primi ödemenin yasal yolları var | Pusula Adli Muhasebe Uzmanlığı
Pusula Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı / Hile Denetimi ve Adli Muhasebe Uzmanı Mali Müşavir Fikriye Aslan hatırlatıyor Daha az vergi ve sigorta primi ödemenin yasal yolları var “Yasalara uyarak, yasaların size tanıdığı yolları bilerek ödediğiniz vergiyi ve sigorta primlerini azaltabilirsiniz” diyen Fikriye Aslan, bu alanda firmaların farkındalıklarını artırmak için eğitim ve danışmanlık hizmeti veriyor.   Muhasebe ve finans yönetimi alanında 30 yıla yaklaşan deneyimiyle Fikriye Aslan firmaların daha az vergi ödemekle ve teşviklerden yararlanmakla ilgili yasal yolları hala çok iyi bilmediğini düşünüyor.   Aslan’a göre vergisel yüklerin yönetilmesi basiret sahibi bir patronun, yasaları bilen, gelişmeleri takip eden bir mali yöneticinin çok iyi bilmesi gereken bir konu.  “Yasalara uyarak, yasaların size tanıdığı yolları bilerek ödediğiniz vergiyi ve sigorta primlerini azaltabilirsiniz” diyen Fikriye Aslan, bu alanda firmaların farkındalıklarını artırmak için eğitim ve danışmanlık hizmeti veriyor.   “İletişim, yatırım, pazarlama danışmanlığı alan çok firma var ama daha az vergi ödemekle ilgili danışmanlık alanı çok az görürsünüz” diyen Fikriye Aslan’a göre vergi yükünün bu kadar ağır olduğu bir ortamda firmaların bu işe çok daha fazla dikkat etmeleri gerekiyor. Çünkü devlet yaptığı yasal düzenlemeler ile firmalara bunun yolunu da açmış durumda.   “Daha az vergi ödemek için finansal raporlarınızla oynamanız, yasal sınırları zorlamanız gerekmiyor” diyen Aslan, bu noktada kavramların yeterince anlaşılmadığını belirtiyor. Aslan, daha az vergi vermenin yolları ile ilgili şu bilgileri veriyor. “Devlet firmalara bir takım haklar tanımış, stoklarınızı kayda alırken, ihracat ve ithalat yaparken, yurtdışında üretim yaptırırken tamamen yasal yollarla ödeyeceğiniz vergiyi azaltabilirsiniz. Ayrıca yeni yatırımcıya, genç girişimciye, yeni üretim hattı kuran işletmeciye tanınan teşvikler ve haklar var. Bu hakları kullanarak teşvik geliri elde etmek ve bazı vergi ve sigorta prim yüklerinden kurtulmak mümkün.”   Aslan özellikle devletin çalışanlar için verdiği teşvikleri ve bunların sağladığı vergisel avantajları şöyle dile getiriyor: “Devlet, şirketlere özellikle çalışan personele yönelik önemli teşvikler veriyor. İş verenler ya bunlardan habersiz oldukları için ya da doğru yönlendirilmedikleri için bu fırsatlardan yararlanamıyor. Oysa yeni işe girenlerde yüzde yüz diğer çalışanlarda ise yüzde 45’e kadar prim avantajları mevcut. Bu oranlar bu imkanlardan yararlananlar için piyasada önemli rekabet avantajı sağlar.   Vergi yasalarını ve içtihatları çok sıkı takip eden Aslan’a göre Ticaret Kanunu ve Vergi Usul Kanunu’nda devlet bu yolları son derece geniş tutmuş ve içtihatlardan yeterince yararlanmış. Ancak firmalar çoğu zaman bilgisizlikten kimi zamansa korktukları için bu haklardan yararlanamıyor.   Firmaların mali yöneticilerine verdikleri eğitimlerde ve danışmanlıklarda bunu çok net gördüklerini söyleyen Fikriye Aslan, zamanın daha az vergi ve prim ödemek için doğru zaman olduğunu ve bunda yasal açıdan korkacak bir şey olmadığını hatırlatıyor. Yine de ekliyor “Siz yine de devlete karşı olan yükümlülüklerinizi mutlaka bir bilenin danışmanlığı ile yönetin.”
Musluk kapandı konkordato kapıda | Pusula Adli Muhasebe Uzmanlığı
Ekonomiyi soğutma tedbirleri, faiz artışı ve bankaların muslukları kapaması yüzünden şirketler zor durumda. Adli muhasebe ve hile denetimi uzmanı Aslan, konkordatoların artacağına işaret ederek, 'Kendini çeviremeyen firma konkordato ilan eder.' dedi. Seçimlerin hemen ardından üst üste üç ayda yapılan faiz artışı ile politika faizi yüzde 25'e çekildi. Bu faizin de yabancı girişi için yeterli olmayacağı yüzde 35'in talep edildiği öne sürülüyor. İç piyasaya yönelik düzenlemeler kemer sıkma tedbirleri olarak yorumlanıyor. Faiz artışları yüzünden kredi maliyetleri de yükseldi. Piyasada çarklar yavaşlamaya başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın atadığı ekonomi yönetimi bütçeyi dengelemek ve iç talebi kısmak için temmuz ayında vergi zamları da yaptı. Bundan sonra enflasyonun ateşi iyice harlandı. Bu durum ekonomideki güveni iyice bozdu. Dün TÜİK tarafından açıklanan ağustos ayı ekonomik güven endeksine göre, ekonomik güven temmuz ayında 99.3 iken ağustos ayında yüzde 5.2 oranında azalarak 94.1 değerini aldı. Endeks mayıs ayında ise 100.3 ile iyimser seviyede idi. Endeksteki en ağır çöküş tüketici tarafında yaşandı. Özellikle vergi zamları ve seçim sonrası döviz fiyatlarının serbest bırakılarak kurların 30 TL'ye yönelmesi yüzünden mayıs ayında 91.1 olan tüketici güveni ağustosta 68'e düştü.   KURULUM AZ KAPANIŞ ÇOK Gelişmeler güven endeksleri ile de sınırlı değil. TOBB'un kurulan kapanan şirket verileri temmuz sonuçlarına baktığımızda temmuz ayında kurulan şirket sayısı yüzde 1.1 azalırken, kapanan şirket sayısında yüzde 10 artış oldu. Bu veriler haziran ayına kıyasla olanlar. Geçen yılın temmuz ayı ile kıyasladığımızda kurulan şirket sayısı yüzde 11.7 artarken, kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 19.7 düştü ve kapanan şirket sayısında ise yüzde 30.3'lük artış oldu. Kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı ise yüzde 86.5 arttı. Yılın ilk yedi ayında da kurulan şirket sayısında yüzde 1.8'lik azalma olurken, kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 16.4 azaldı. Kapanan şirket sayısı binde 1 artışla hafif seyretse de ilk yedi ayda kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısındaki yüzde 23.8'lik artış dikkat çekiyor. Limited ve anonim şirketler kriz derinleştikçe etkilenmeye başlarken gerçek kişi ticari işletmeler ekonomik değişimden hemen etkilenen kesim olduğundan TOBB verileri gelmekte olanın habercisi diyebiliriz. Nitekim BloombergHT'den Cemre Nur Karaca'nın 24 Ağustos tarihli haberine göre, “Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi tarafından yayımlanan verilere göre karşılıksız çek adedi temmuzda aylık yüzde 85 artarak 18 bin 426 oldu. Artan finansman ihtiyacı nedeniyle çareyi çek yazmakta bulan sanayi sektörü temsilcileri karşılıksız çek oranlarındaki artışın piyasayı nakde döndürdüğünü ve önlem alınmazsa ticaretin durma noktasına geleceği uyarısı yaptı.”   BANKALAR İNSAFLI DAVRANMALI Bu ortamda adli tatilin bitmesi ile birlikte konkordato başvurularının patlama yapabileceği öne sürüldü. Geçen günlerde sohbet etme fırsatı bulduğumuz adli muhasebe ve hile denetimi uzmanı Fikriye Aslan, firmaların bankalara olan kredi borçlarını ödemekte zorlandıkları için konkordato yoluna gittiklerini söyledi. Firmaların konkordato hazırlıkları yaptığına ilişkin duyumlar olduğunu belirten Aslan, şunları aktardı: “Adli tatilin bitiminden önce piyasaya çok şehir efsanesi de gelir. Konkordatoyu haklı yapanlar da var ama kötü niyetine çare olarak kullananlar da. Bankaya borcun vardır. Anlaşabilirseniz ancak vadeyi uzatırsınız. Ticari borç vardır ama karşılığında mal da vardır. Elindeki malını alacaklıya verirsin. Bankalarda o yok. Kesinlikle ödeyeceksin diyorlar. Üçüncü taksitten sonra parayı istiyorlar. Şirketler de bunun üzerine basıyor konkordatoyu. Şirket bunu yaparken ekonomik zorluklar yüzünden yapıyor. Şirketin yaşaması için konkordato imkan sağlıyor. Önümüzdeki günlerde bu tür gelişmelerin çok olacağı kesin. Bugün bu ortamda kendini çeviremeyen firma konkordato ilan eder. Tabi suistimaller ve şirket soymalar da çok oluyor.”   İFLAS ERTELEMEYE DÖNDÜ “İflas erteleme uygulamasının piyasada ortaya çıkardığı yıkıcı etkiyi düzenlemek amacıyla gündeme gelen konkordato uygulaması, dönüp dolaşıp iflas erteleme gibi kullanılmaya başlandı.” diyen Fikriye Aslan, “Gerçekte ödeme gücü olan firmalar, mali kayıtlar üzerinde kalem oynatarak ödeme sorumluluklarından kaçarken, işini hakkıyla yapmış firmalar alacaklarına ulaşamadıkları için sıkıntıya düşüyor. Piyasa barışını ve güveni bozarak orta vadede yıkıcı sonuçlar doğurabilecek bu yaklaşımı çok iyi izlemek ve hileli finansal raporlama yoluyla konkordato uygulamasının suistimal edilmesine engel olmak gerekiyor.” sözleri ile ilgilileri uyardı. Enflasyonist ortamın getirdiği suistimale de dikkat çeken Aslan, “Piyasa borçlarını bir biçimde yöneten firmalar yüksek faiz, yüksek enflasyon baskısı altında bankalara olan taahhütleri karşısında sıkıntıya düşmeye başladılar. Bu durum kimi kötü niyetli firmaları konkordato yoluyla bankalara olan borçlarını yönetme eğilimine sokmuş olabilir. Niyetimiz kimseyi delilsiz suçlamak değil ama 30 senelik mesleki deneyimimiz ve piyasa tecrübemiz artan konkordato taleplerinin mali tablolar üzerinde yapılan manipülasyonlara dayanabileceğini bize söylüyor. Asıl amaç enflasyonist ortamın yarattığı belirsizlikte zaman kazanmak ve böylece faizden ve icra takiplerinden kurtulmak olabilir. Bu dönemde ticaret mahkemeleri heyetlerine ve komiserlere çok önemli bir görev düşüyor.” diye konuştu.   SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMENİN CEZASI YOK! Adli muhasebe ve hile denetimi uzmanı Fikriye Aslan ile sohbetimizde gayrimenkuldeki rant ve ülkedeki fiyatlama davranışları da gündeme geldi. “Bugün pahalı dediğiniz şey yarın ucuz oluyor.” diyen Aslan, “Sebepsiz zenginleşmenin cezası yok. Hukuk var ama yaptırımı yok. Herkes birbirini nasıl boğarım derinde. Mal sahibi diyor ki; aşağıdaki 50 bine oturuyor, bizim ki 5 bine oturuyor. Gel bunu 20 yapıp ortada anlaşalım denmesi lazım.” ifadelerini kullandı.   KONKORDATO ŞİRKETLERİ YAŞATMAK İÇİN VAR İflas erteleme 2018'de kaldırıldı. Çünkü uzayan yargı süreci başta olmak üzere birçok başka olumsuz neden bu müessesenin çökmesine neden oldu. Yerine konkordato kondu. Bir dönem ülkemizde konkordato furyası yaşanmıştı. Hatta vatandaşın da konkordato ilan edebileceği fakat maliyetlerin yüksek olduğu bilgileri basında yer aldı. Diğer yandan ticaret mahkemesinin bir firmanın konkordato talebini kabul etmesinden sonra bir anda haciz yoluyla yapılan icra takipleri ortadan kalkıyor. Borçlu aleyhine ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir uygulanamıyor. Borçlu bu dönemde görevlendirilen 'komiser heyeti' kontrolü altında işlerine devam edebiliyor.   KİRA DAVALARI DÖRT YILDA ZOR BİTİYOR! Kira tespit davalarının çok uzun sürdüğüne de değinen Aslan, iki yılın sonunda ancak davanın bittiğini, eğer taraflardan biri istisnafa giderse dört seneye çıktığını bildirdi. Türkiye'de gurbetçilerin çok fazla yatırım amaçlı gayrimenkulü olduğuna dikkat çeken Aslan, kira anlaşmazlığında beş yıldan sonra emsal tespit davası açılabildiğini belirtti. Yakın zamanda uyarlama davalarının da gündeme geldiğini anlatan Aslan, bu yeni dava türünde henüz sonuç alınmadığını, en doğrusunun iki tarafın da mutabık kalacağı bir tutarda anlaşmak olduğunu ifade etti.
E-Posta bültenimize kayıt olmak ister misiniz?

E-Bültenimize kayıt olun, duyurulardan ve makalelerden önce siz haberdar olun.

Copyright © 2024. Pusula Danışmanlık ve Adli Muhasebe Uzmanlığı
Alaturka Dijital